Haberin sayfasına ulaşmak için tıklayın :
http://www.aksam.com.tr/2010/05/30/haber/pazar/759/sakinliginin_gucunu_sadeligin_gucuyle_birlestirmeli.html
‘Kurultayda kravatsız çizgili gömleğiyle doğru seçim yaptı ama markanın logosunun görünmesi yanlıştı’ diyen uzmanlardan CHP’nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na giyim ve imaj önerileri…
Geçtiğimiz hafta sonu yapılan CHP’nin 33. Olağan Kurultayı, öncesi ve sonrasıyla olağanüstü sahneler yaşanmasına neden oldu. Çiçeği burnunda ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, kısa süre içinde açıkladığı adaylığın ardından gösterişli bir şekilde seçildi yeni görevine. Bu esnada elbette ağzından çıkan her söz, attığı her adım haber oldu. Özellikle giyimi, ‘halkçı’ duruşuyla örtüşmeyen pahalı Etro marka gömlek nedeniyle eleştiri konusu oldu; biz de eleştirilerden yola çıkarak işin uzmanlarına danıştık. İletişim ve İmaj Uzmanı İnci Yeşilyurt, Kılıçdaroğlu’nun beden ve giysi diliyle lider karizmasını; Milimetric markasının Kurucu Ortağı ve Stil Danışmanı Kağan Gökalp de kıyafetlerinin kodlarını yorumladı.
SİZDEN BİRİYİM YERİNE SİZİN KADAR DOĞALIM DEMELİ
İletişim ve İmaj Uzmanı-İnci Yeşilyurt, ‘Kılıçdaroğlu’nun bürokrat ve siyasetçi kimliğinin üstüne yakın zamanda yüklenen ‘lider’ misyonu, seçim hedefi yolunda bazı sorumlulukları da beraberinde getirdi’ diyerek imajını şöyle yorumladı: Günümüzde siyasi liderler bulundukları ülkenin coğrafi ve ekonomik koşullarını göz ardı etmeden ‘sizden biriyim’ imajını sergilemeye çalışmakta. Ne var ki, süreklilik arz etmediği takdirde güven problemi oluşturan bu yaklaşımın yerine, ‘sizin kadar doğalım’ imajını öneriyoruz. Kazanım açısından riski yok denecek kadar az ve kesinlikle güven problemi oluşturmaz. Bu açıdan Sayın Kılıçdaroğlu’nun imajında saptadığım ve bugün değişim heyecanıyla göz ardı edilen ama zaman içinde bariz problem oluşturacak eksikleri tamamlaması geleceği açısından fayda sağlayacaktır. Örneğin; farklı lider kimliğini, tüm iletişim araçlarını kullanırken sergilemesini isteriz. Kılıçdaroğlu sadece ‘sizden biriyim’ demekte ama ‘Etro diye bir marka da varmış’ cevabıyla tezatlık oluşturmaktadır. Bu cevapla toplumun sadece alt gelir grubunun lideriyim derken, gelişimlerden bihaber olduğunu ortaya koymakta. Lider, toplumun her kesiminin lideri olmalıdır. Nerede, ne var bilmelidir. Yaşam şekli, kendi özgürlüğü ve tercihidir. Mütevazı yaşayabilir ama kendi parasıyla satın alan kişinin ne aldığını, parasının karşılığını neye ödediğini bilmesi gerekir. Uzman kimliğimle Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam o soru karşısında ‘Hiç marka giymemiştim. Ama bu değişime o kadar özenli olmak istedim ki, sanki düğünüm varmış gibi hazırlandım. Kıyafetimle karşılanıp şahsiyetimle uğurlandım’ derdim.
‘YURTTAŞ’ 80’LERDE KALDI
İnsanlar artık politikacıların didişmelerini izlemek istemiyor. Çalışma görmek istiyor. Madencileri ziyaretleri geç olsa bile olumluydu. Ama o ziyaret sırasındaki sohbette, ‘Sizin yanınızdayız. Ama sizden bizimde buna karşılık bir isteğimiz var. Siz de bizim yanımızda olun’ çıkışı bugün değil ama yarın oy zamanı sorun oluşturur. Partiler ve yöneticileri ‘sizin yanınızda olmak zaten görevim’ söyleminde olmalıdır. Toplumda kendine karşı uyanan güven duygusunun sürekli olması açısından, bu tür söylemlerde ‘her koşulda yanınızda olacağım. Bu bizim görevimiz, yapıyoruz’ yaklaşımı sergilenmelidir. Sık sık ‘yurttaş’ kelimesini kullanması 80’li yıllara özgü. Sade, net, soru soran, eylem içeren kısa cümlelerle konuşulmalı.
AİLE KONUSUNDA DENGELİ
Aile yaşantısı herkese örnek teşkil edecek kadar olumlu. Modern ama geleneklerden kopmayan, anlaşan, bağlı aile yaşantısı ve eşinin göz önünde bulunmamasıyla son derece beğeni toplar. Diğer ülkelerin aksine bizde eşlerin aşırı ön planda olması her zaman itici bulunmuştur. Dengeli yaklaşım sergilemek gerekir. İlerleyen zamanlarda toplum kişinin eşini de aşırı olmamak kaydıyla tanımak isteyecektir. Öte yandan, sakin yaklaşımı öylesine başarılı ki, sakinliğiyle karşısındakini taş olsa çatlatır… Hedeften sapma olmadığı ve toplumun her kesiminin içinde sürekli bulunduğu takdirde siyasi arenada sakin bir güç uzun yıllar yer edinecektir.
Çizgili gömlek doğru, çizgiler yanlıştı…
Siyasetçilerin armalı ya da logolu kıyafetler giymelerini doğru bulmuyorum. Kofi Annan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olduğu dönemlerde, 7 bin dolarlık Brioni marka takım elbiseler giyerdi ve eleştirilmişti. Aç çocuklarla fotoğraf çektirdiği zaman tezat bir görüntü ortaya çıkıyor. Zira birtakım elbisesini satsa 7 bin çocuk doyurur.
Herkes istediğini giyebilir ama politik bir duruşu olan kişilerin logolu ürünler giymesi zaman zaman polemik yaratıyor. Bülent Ecevit’in duruşuyla tarzı çok iyi örtüşüyordu, mavi gömleği ve çiftçi kasketiyle solcu kimliğini ortaya koyuyordu. Eğer marka giyilecekse markayla siyasal görüşünüzün ters düşmemesi lazım. Etro daha çok Hollywood yıldızlarının tercih ettiği bir marka… Kılıçdaroğlu’nun kravat takmaması, yanlış değildi. Halka yakın durmak istediği için takmadı. Kravatsız ve çizgili gömlekle spor bir şıklığı bilinçli olarak tercih ettiğini kendisi de ifade etti. Arkasında bir felsefe var ve saygı duymak lazım.
Çizgili gömlek tercihi doğru olsa da çizgilerin baskınlığı gözü yoruyordu. Kurultay gibi önemli açıklamalar yapacağı bir toplantıda daha sade, gözü yormayan, dikkati dağıtmayan, bir çizgili gömlek tercih etmesi daha doğru olurdu. Yüzde 100 pamuklu, kolay kırışmayan mavi ya da beyaz gömlekleri tercih etmesi yeterli.
Türk politikacılarda takım elbiseleri bol giyme eğilimi var ki Kılıçdaroğlu’nun fiziği müsait olduğu için vücuda oturan takım elbiseleri rahatlıkla giyebilir. Vücuduna oturan, kol boyu çok uzun olmayan ve manşetleri görünen bir gömlekle çok daha dinamik görünecektir. Göbeği olmadığı için kruvaze de iki düğmeli mono yaka takım elbise de kendisine yakışır. Ecevit’in kasketini takmasını doğru bulmuyorum. Siyasetçilerin kendine has bir tarzı olmalı. Kasket temsil ettiği sol görüşle örtüşüyor olsa da, Ecevit’le özdeşleştirilmiş bir aksesuar. Kravat mı olur başka bir şapka mı olur bilmiyorum ama kendisine başka bir simge bulmalı. Benzetildiği Gandi mesela, ucuz bir bezden yapılmış basit kıyafetler giyerdi ki hem bununla özdeşleştirildi hem de temsil ettiği düşünceye paralel bir tarzı vardı.
AYSUN ÖZ KAŞİ