
[themecolor]Aşk Nasıl Biter?[/themecolor]
Aşkın nasıl bittiği değil, bitip bitmeyeceği önemlidir. Aşkın bitecek mi yoksa kalıcı mı olacağı beraberliğin ilk dönemlerinde rahatlıkla anlaşılabilir. Çiftlerin birey olarak karşı tarafça nasıl algılandıklarına ve kendilerinin karşı tarafı nasıl algıladığına dikkat ettiklerinde sonunu baştan görmek mümkündür. Biz beraberlik yaşayan bekâr danışanlarımıza ilişkilerinin gerçek durumunu ve olabilecek süreci daha ilk seanslarda önlerine koyup, kararı sağlıklı vermelerine yardımcı oluyoruz. Ülkemizde özellikle bayanlar erkekten gördükleri ilgiyi çoğu zaman aşk ile karıştırabiliyorlar. Halbuki erkek beraberliğin kendi beklentileri doğrultusunda yaşanması için o esnada oyunu kuralına göre oynuyor olabilir. Erkek ise kendinden kaçan, uzak duran kadını aşık olunacak kadın olarak algılayabiliyor. Beraberlik içindeki bu evreleri tarafsız olarak gözlemlediğimizde tarafların aile, kültür, sosyal yaşam, gelenek, hırs, hayal yapıları, duygu, donanımları gibi benzerlik ve farklılıklar aşkın sürekli olup olmayacağını belirliyor. Beraberliğin ilk günlerinde aşık olduğunu sanan hiç evlenmemiş erkek için kadının yaşça kendinden büyük, daha önce evlilik yapmış ve çocuklu olmasının önemi, duygu yoğunluğu nedeni ile göz ardı edilmeyebilir ama aileler devreye girip karşı çıktığında, erkeğin ikilem yaşamaya başladığı an o aşk bitmeye başlamıştır zaten. Biz çılgın ama tutarlı aşkı seviyoruz.
İddia edilenin aksine gerçek aşk bitmez. Aşkın yerini sevgi alıyor, arkadaşlık başlıyor gibi söylemleri olanlar dönüp önce kendi hayatlarını beraberliklerini bir uzmana analiz ettirsinler. Aşkın coşkusunu muhafaza edebilmek için kişinin kendini ve karşı tarafı doğru algılaması gereklidir. Bazen canlı tutulan nefret duygusu bile aşkın süresini uzatabilir. Çiftler her durum ve koşulda birbirlerini mutlu etmeye kendilerini adadıkları sürece aşk sürer gider.
Kadının aşka bakışı ile erkeğin bakışı birbirinden farklıdır. Kadın ilgi, coşku, anlayış gördüğü ilk günlerin tesiri ve özlemi ile aşkın süresini adeta son nefesini verene kadar uzatmaya meyillidir. Erkeğin ise hayalinde bir kadın tipi vardır. Bunun saç ve göz renginden çok davranışlarla ilgisi bulunur. Bazen sofrada kadının kendine eşlik etmesi, bazen cıvıl cıvıl bir kadın arayışı bile erkeğin aşkını etkiler. Erkeklerin genelde ‘keşke kadın olsaydım. Erkekleri avucumda oynatırdım’ söylemleri aslında kendilerinin aşka bakışını, ve erkeklerin istenirse ne kadar kolay aşık edilebileceğinin göstergesidir. Aşkın bitmesi aşamasında ülkemizde kadının daha sabırlı olduğunu görüyoruz. Erkek yeni bir aşka toplumun kendine tanıdığı kolaylıklar nedeni ile daha kolay başlarken, kadın çoğu zaman ayrılsa bile anılarla aşkı yaşatmaya devam eder.
Danışanlar evli ve bekar olarak ayrı kategorilerde başvursa da temel istek, mutlu beraberlik. Evli olanlar aldatılma, ilgisizlik, gelin-kaynana problemleri dışında ‘eşime nasıl araba aldırtabilirim?’ gibi tuhaf isteklerle de başvurabiliyor. Bekar danışanlar ise mutlu evlilik için kendi üstlerine düşen görevleri öğrenmek, erkeği daha çok mutlu etmek veya beraberliğinin gelecek vaat edip etmediğini, geçmişte yaşadığı beraberliklerde nasıl ve nerede hatalar yapıldığını sorgulamak için başvurabiliyor.
Beraberlikten itibaren dikkatten kaçan, göz ardı edilen veya sadece uzman eşliğinde anlaşılabilecek problemler evlilik içinde boşanmaya kadar sürecek kritik dönemleri oluşturabilir. ‘Birbirimizi seviyoruz. Tüm problemleri aşarız.’ Yaklaşımı çiftler açısından tek kelime ile ilişki intiharıdır. Birçok çift evlenmeyi gezelim, eğlenelim, yorgan altında film izleyelim, sevişelim olarak algıladıkları için kritik dönemleri görmezden geliyorlar. Fark ettiklerinde ise maalesef hep karşı tarafı haklı çıkaracak bahaneler üretiyorlar. Örneğin: erkeğin veya kadının ‘evlenince iki aileden de mümkün olduğu kadar uzakta oturalım’ talebini diğeri ‘benimle baş başa kalmayı ne kadar çok seviyor’ diye algılayıp ileride doğabilecek aile çatışmalarını göz ardı edebiliyor. Çalışan çiftlerde ise, erkeğin kadının kazancını kuruşuna kadar bilip, kendisinin geliri ve harcamaları hakkında ketum ve agresif yaklaşımı ileride doğacak sorumluluk paylaşımı problemlerine temel oluşturuyor.
‘Beni bugün neden aramadı? Neden mesaj göndermedi? Gibi gereksiz düşünceler yerine, yapacağı sohbet ve iletişim uygulamaları ile gerçek anlamda tanımaya gayret etmek gerekir.
Kadın ilginin azalmasından erkek ise kadını gördüğünde hissettiği heyecanın sıradanlaşmasından bugünlerde yakınıyor. Kadın aşkta garantiyi ve ilgiyi, Erkek ise heyecan ve risk almayı sever. Aşkta en büyük sorun saygının kaybolması ile bağlıyor. Yatakta barışılan kavgaları insanlar tutkulu aşkla karıştırabiliyor. Güven kaybı ise sorunların devamını getiriyor. Her aşk kendi içinde özeldir. Günümüz aşklarının uzun sürmemesinin temelinde ise hayatlara saygısızlık var. Yola tüküren veya çöp atan, trafikte kuralları sürekli çiğneyen bir insan aşık olduğu kişiye ne kadar saygı gösterebilir ki? Topluma saygısı olmayanın aşka saygısı hiç olmaz.
Aşk mutluluktur.