‘Aldatma kişinin özel hayatıdır. Kimseyi ilgilendirmez. ‘diyenlerin geçmişinde ya bir aldatma vardır. Ya da buna zemin hazırlama niyeti.
Aldatma kesinlikle özel hayat değildir. Ahlak zaafiyetidir.
Evli bir insanın eşini aldatması sadece eşini, çocuklarını değil toplumu da ilgilendirir. Bunu herkesin konuşmaya hakkı vardır. Çünkü, aileler kurulurken, sadık kalacaklarına dair şahitler önünde imza atarlar. Çiftlerin evliliğine ve verdikleri sadakat sözüne şahitlerin dışında çoğu zaman davetlilerde tanık olmaktadır. Toplumun gözü önünde sadık kalacağına ilişkin söz verip imza atılacak, ardından aldatınca, ayıba özel hayat denilemez.
Özel hayatın anlamı: Kişinin kendine özel yaşam biçimidir. Oysa aile de ailenin özel yaşam biçimi olmaktadır. Bu yaşam biçiminin içinde yer alan özgürlüklerin hiç birinde aldatma yer almamaktadır. Her türlü aldatmanın yaşam biçimi ile ilgisi bulunmamaktadır.
Özgürlük anlamı: Kişinin bir başkasına hiçbir anlamda zarar vermeden dileğini söyleyip, dilediği şekilde yaşamasıdır. Aldatmanın özgürlükle ilişkisi bulunmamaktadır.
Evli bir kişinin eşi ile yatak odası görüntüleri toplumun gözünde tamamen özel hayat sınırları içinde yer alır. Oysa, kişinin evli olduğu eşine ihanetini içeren eylemi kendisine çıkar sağlamak amaçlı eşine ve çocuklarına, dolayısıyla ailesinden başlayarak tüm çevresine yalan söylemesi ve güven problemine kadar uzanan sonuçlar doğurmaktadır.
Aldatan kişinin toplum tarafından hoş görülmesi mümkün değildir. Kurduğu aileye sadık kalma sözünü bile tutamayan kişinin her hangi bir iş anlaşmasına atacağı imzaya dahi güvenmek konusunda tereddütler oluşur. Hepsinden de önemlisi, günümüzde şiddetli geçimsizlik adı altında gerçekleşen boşanmaların altyapısında ciddi oranda aldatma ve aldatılma öykülerinin yattığı gerçeğinden yola çıkarak, son günlerde bazı çevreler tarafından aldatma özel hayat içindedir yaklaşımı aile kurumuna zarar verecek niteliğe dönüşmektedir.