Evliliklerde iletişim olmadan eşlerin birbirine sadece beklentileri sunması, evliliği görev hayat şekline getirir. Tehlikeli olan bu yaşam şekli kopukluklara neden olabilir. Aynı saatlerde yenilen yemekler öncesi veya sonrası kurulamayan iletişim, bir süre sonra çiftleri yemek sırasında birbirinin yüzüne dahi bakmaya gerek duymayan, acele ile yenen yemek sonrası hızla terk edilen masa ve yıkanmayı bekleyen bulaşıklar görüntüsü içinde bırakır. Hayat artık bir rutine girmiştir. Halbuki, evlilik öncesi böyle midir? Yenilen yemeğin ne olduğu bile önemli değildir. Bakışmalar, birbirine tebessüm eden gözler, kurulan hayaller bile masada duran tabaklarda hangi yemeğin olduğunu unutturmuştur. Yemek bahane, biraz olsun görüşmek bile şahane yaklaşımında olan çiftlerin, evlilik birliği içine girdiğinde o günleri tebessüm ederek hatırlamaları yerine sık sık yaşamaları gerekmez mi? O günlerde sergilenen imaj sahte ise evlenince zaten doğal imajlar ortaya çıkmayacak mı? Evlenmeden önce tanıdığım kişi bu değil diye düşünmeye başladıkça, kıyaslama, sorgulama yapmalar artacaktır. Gün geçtikçe eski günlere duyulan özlemle umut içinde ilk günlerin sevgisi, ilgisi beklenir olacaktır. Nafile. Gelmek bilmeyecektir. Çünkü kişi aslında o kişi değildir. Karşısındakini o günlerde gördüğü kıyafet, makyaj, saç sekli ile benimsemiş, o günlerdeki içten, güler yüzlü, samimi davranışlarına aşık olmuştur. Aşık olduğu kişiye daha özel görünmek amaçlı, iyi niyetli de olsa sahte davranışlar sergilemesi kaçınılmazdır. Eh evlenmek istemektedir. Karşısındaki kişiyi mutlu etmek için bazen istemediği davranışları bile sergilemekten kaçınmayacaktır. Çiçekler, hediyeler verilecek, sürekli aranacak, dinlenecektir. Ama evlilik sürekli mutluluk değildir. Evlenince doğal imajlar ortaya çıktığında ilk kavga da bile saygı sınırları aşılmaya başlanacaktır. Önemli olan kişilerin evlenince değil, evlenmeden önce birbirlerini daha iyi tanıyacak yöntemlere ilgi göstermeleridir. Aksi taktirde yaşanacak hüzün, çiftleri ‘keşke evlenmeseydik’ düşüncesine dahi itebilir.
Evlilik ve beraberliklerde hiç sorun olmaması mümkün değildir. Önemli olan sorunlara çiftlerin birbirini kırmadan, incitmeden, hakaret etmeden çözüm bulabilmeleridir Aksi yönde uygulamalar ileride çözülmesi daha zor iletişim problemlerine neden olabilir.
‘Biz tartışmaya başladığımızda muhakkak kavga ediyoruz.’ Diyenler tartışma sırasında iletişim problemi yaşamaktadırlar. Böylece çözülecek problemden sapma ve karşılıklı sarf edilen kırıcı sözlere takılı kalma problemi yaşanacaktır. Birikimler artacak. Küs kalma aralıkları artacak. Çözülmeyi bekleyen sorunların üstüne kırgınlıklarda eklenecektir.
Çiftler birbirlerinin iletişim dilini öğrenerek, sorunları konuşma sırasında bu dile uygun yaklaşımla problemlerini birbirini kırmadan çözme yoluna gitmelidir. Her kadın ve erkeğin iletişim dili aynı değildir. Bu yüzden geçmişte yaşadığımız tecrübelerin bugünkü ilişkimize ışık tutmasını beklemek yanlışından öncelikle kaçınmak gerekir.
Genelde çok iyi tanıdığınızı iddia ettiğiniz kişinin kavga sırasında ağzından çıkanları duyduğunuzda hayrete düşebilirsiniz. Bu ortam, aslında size eşiniz ile aranızdaki iletişim probleminin belirtisini vermektedir.
Genelde tartışma sırasında kendisinden çözüm beklenen taraf sesini yükseltmeye başladığında aslında acziyetini ve çözümü bilmediğini göstermektedir. Bu durumda kişiye yönelik suçlamaları terk edip, sakin olarak soruna odaklanmak yapılacak eylemlerin başında gelmektedir. Çözülmesi beklenen sorun ‘eve sürekli geç gelme’ ‘ ailesi ile ilgilenme me’ ‘aile büyüklerinin gereksiz müdahaleleri’ ‘ilgisizlik’ vb ise kişiye beraberlik sırasında her birinin üstüne düşen görevleri ne derece yapıp yapmadığı ve problemin çözülmemesinin getireceği daha büyük sorunların nasıl yaşanacağı anlatılarak karar vermesi istenmelidir.
Çiftlerden biri ‘ben buyum’ yaklaşımında ise, toplum içinde yaşadığını unutmuş demektir. Çünkü en küçük toplum birimi aile’dir. Kişiye aile içi davranış kurallarının öğretilmesi gerekir.
Bazı çiftlerde sorunlara çözüm bulmaktan kaçma eğilimi görülebilir. Bu amaçla kaçan kişi, konuyu saptırmak amaçlı karşı tarafa bambaşka bir konuda suçlama ile cevap verebilir. Yapılması gereken konuyu saptırmadan çözüme ulaşmaktır. Sorunlar konuşulmaya çalışıldığında ‘abartıyorsun’ ‘ ne var bunda’ ‘yine mi başladın’ yaklaşımında olan kişi ile aranızda belirti veren iletişim problemine öncelikle çözüm bulmadan sorunu konuşmaya kalkmak nafiledir. Çünkü kişi sizi algılama problemi yaşayacaktır. Bu durumda acil olarak eşiniz ile aranızdaki iletişim diline uygun yaklaşımı tercih etmelisiniz.
Tartışmalar sonrası kapıyı çarpıp çıkan erkek, evi terk eden kadın sorunlardan kaçma eğiliminde demektir. Bazı kadınlarda eşine adeta gözdağı vermek amaçlı olarak evi terk eder. Eşinin sevgisinden emindir. Şımarıklık içinde, erkeği en ufak problemde cezalandırmak ister. Evi terk etmesi ile birlikte her iki tarafın ailelerinin huzursuzluğu öğrenmesine neden olarak, sevgisine de sahip çıkamamış olur. Aileler eşleri barıştırma gayretine girer. Önce barışılır. Birkaç zaman huzur bulan evlilik ortamı sonra tekrar bozulur. Artık herkes git gel’lere alışır. Boşanma kaçınılmaz olur.
Beraberliklerde iniş ve çıkış yaşanması doğaldır. Sürekli mutluluk asıl mutsuzluğun belirtisidir. Tartışmalar sırasında karşılıklı saygısızlık içeren sözlerden kaçınılmaya dikkat edilmeli, bu yönde davranmayan kişiye terbiye kuralları hatırlatılmalıdır. Çünkü ailesinin bireyine saygısı olmayanın kimseye saygı gösteremeyeceği ve iş hayatında bile kayıplara neden olacak yanlışlara düşmesi kaçınılmazdır.