Çoğu aile boşandı.
Kimse görmek veya kabullenmek istemiyor..
Evli olmak ile aile olmak arasında derin farklar bulunmakta.
Aileler DUYGUSAL olarak boşandı.
Duygusal boşanmanın ilk belirtisi olarak düş kırıklığını gözlemliyorum.
Evlilik öncesi hayal edilen ortamın yaşanmadığı düşünülür.
Kişi eşi hakkında yanıldığına inanır.
Eşler bu dönemde birbirlerine mutsuzluklarını belirterek sık sık tartışmaya başlarlar
Tartışmalar çözüme ulaşmadan üstü örtülür.
Biraz zaman geçer,
Yine tartışma….
İlişkinin bozukluğunun hissedilmesiyle birlikte korku, üzüntü, öfke ve suçluluk duyguları oluşur.
Sağlıklı iletişim kuramayan, problemlere çözüm üretmek yerine, üstünü örtmeyi tercih eden çiftler aile cüzdanına sahip olsalar bile aile değiller.
Sadece evliler. Resmiyette…
Bazı çiftler çocuk için, bazı çiftler ise maddi ve manevi bağımlılıkları nedeni ile evliliklerini toplum önünde sürdürseler bile,
Sevgi, huzur ve güven ortamı zedelenmiştir.
Onlar aynı evde yaşar, birlikte yemek yer, çocuklarla ilgili görevlerini olabildiğince yerine getirirler.
Toplum içine çıktıklarında, aile ve hatta mutlu aile imajı sergilemeye çalışırlar.
Yaşantıları ya aşırı sosyal ya da monoton.
Aynı çatı altında yaşamayacakta ne yapacaklar?
Mecbuuur….
Oysa,
Evlilikte sıkıntının yaşandığı bu erken dönemde uygulanacak iletişim yöntemleri olası hukuksal boşanma veya sahte aile imajını engeller.
Bu konuda, birbirleri ile nasıl iletişim kurmaları gerektiği, sevgi, huzur ve güven ortamını yeniden kurmanın yolları aktarılmalıdır.
Kağıt üstünde kaç yıl değil,
Ne kadar mutlu olabiliyorlar sorulmalı.
Haberin tamamına sacitaslan.com ‘dan ulaşmak için tıklayınız.