İhanet. Hele, hele kadının ihanetini konuşmayı çok seven toplumuz.
Yargılarız. Yaftalarız. Değer biçeriz. Aşağı çekmek için elimizden ne gelirse yaparız. Çünkü kadın. İhanet edemez. Etmesi dahi düşünülemez.
Oysa, erkek için ‘çapkın, elinin kiri, karısı da kadın olsaydı adam yapmazdı’ gibi, akıllara ziyan savunmalara biz kadınlar bile destek veririz çoğu zaman.
Ebru evliliğini neden bitirdiğini tüm ayrıntıları ile açıklamadığı için tatmin olunmadı. Sanki mecburdu değil mi?
İkisinin de ikinci evliliğini yaptığı ne çabuk unutuldu? Ebru çocuksuz, Harun Tan ise bir çocuklu değil miydi o zamanlar?
Toplumumuzda, ikinci evliliklerde çiftler daha dikkatli davranır. Mutluluğu riske atmayı hiç istemez. İkincisi son şans gibi görülür çoğu yerde.
İkinci evliliklerde adamın veya kadının eski eşinden ortak çocuğu varsa , eski eşle ilişkiler daha çok çocuk için yürür. Ne kadar medeni olursa olsun genellikle eski eş, yeni eşi içten içe kıskanır, reddeder. Üstelik yeniden evlenmemişse bu duygular daha çok artar, hırsa dönüşür. Çocuk büyüsün hele.. Bende sizi dağıtacağım hırsı……
Anne ile yaşayan çocuk üvey anneyi veya üvey babayı ne kadar kabullenir dersiniz? Ne kadar arkadaş olabilir? Mümkün mü?
Eğer anne veya baba ile iletişimi az veya yoksa mümkün. Diğerinde kimse kendini kandırmasın. İçten içe, ikinci evliliğini yapan ebeveyne tepkilidir. Evlenen anne veya baba ise vicdanen ‘terk ettiği çocuğu’ rahatsızlığını hissedebilir. İşte o noktada ikinci evliliği kaybediş başlar.
Çocuk büyüdüğünde, ikinci eşe karşılık, kendi ‘evlat’ olma hakkını silah gibi kullandığında kopuşun ilk adımları atılır. Bu silahı kullanmasına izin veren, ikinci evliliğini ve ikinci eşini kararlı ama sakin duruşuyla sahiplenemeyen ebeveyndir. Ne olduğunu anlamadan kendini bir tercih ortamında, eşini de çoğu zaman ‘anlayışlı ol’ isteği ile ezdirmeye başlar. Kopuş nedeni anlaşmazlık görünür ama eski eşin intikamından başka bir şey değildir.
Ebru ile Harun bu yüzden ayrıldı demiyorum. Çocuklu ikinci evliliklerin zorluğundan bahsediyorum. Peki, hafızaları zorladığınızda, Ebru’ya Harun’un eski eşinin tazminat davası açtığını, bir süre sonra gelişen Harun’un nafaka davasını hatırlamıyor musunuz? Medeni ilişkiler mi bunlar?
Biz kadınlar duygusalız. Evliliği bitirmemek için direniriz. Savaşırız. Problemler artıp, çözüme ulaşmayacağını düşündüğümüz anda duygusal boşluğa düşeriz.
İşte o anda, karşımıza kırk gönlümüz olsa da, normal şartlarda vermeyeceğimiz biri çıkıp, bizi o boşluktan hayatın varlığına çekerse, uzattığı eli tutarız. Yapmam diyen yalan söyler.
Çocuklu kadının duyguları olmayacak mı? Okşanmayacak mı? Eğer öyleyse tüm boşanmış çocuklu kadınlar kapatsın kendini kiliseye, rahibe olsun.
– ‘Önce boşan, sonra ne yaparsan yap’ diyebilirsiniz.
– ‘Doğru. Başka eli tutacağını hissettiğinanda gitmelisin. Erkek veya kadın olman fark etmez. Ama, evliyken gönlün başkasına kayamaz diyemezsiniz.
Ebru o kişi ile aşk yaşıyor mu yaşamıyor mu bilemem. Yaşıyorsa dimdik çıkıp söylemeli. Şu veya bu nedenle gizledik dememeli.
Kaçmamalı, reddetmemeli. Allah’tan başkasından çekinmemeli.
Hoş, birlikte olduğu söylenen o kişi’den sağlam bir sonuç çıkacağını sanmam. Geçmiş ilişkilerinden belli. Reklamı çok, kaymağı bol olan ilişkileri seven yok mu?
Aldatma olgusuna son derece karşı olan bir uzmanım. Ama hep söylerim. Her aldatma ‘aldatma’ değildir.
Ben Ebru’yu 11 yıllık evliliğinde düzgün yaşayan bir aile kadını olarak tanımlarım. Ahlaklı. Kocasını seven.
Bir kadının sevgisi bittiyse altında kendisinin değil, çevresinin parmağını hep ararım.
Haberin tamamına sacitaslan.com’dan ulaşmak için tıklayın.