
[themecolor]Evlilikte Dikkat[/themecolor]
Evlilik sırasında eşlerin dikkat etmesi gereken davranışlarının başında nasıl algılandıklarına önem vermeleri gelmektedir. Örneğin: çalışmayan bir kadının özel durumlar haricinde (hastalık, gece çocuk bakmak vb) sabah eşinden önce kalkıp eşinin ihtiyaçlarını (kahvaltı, kıyafet vb) hazırlamaması, işe güleryüzle uğurlamaması durumunda, bir süre sonra eşi tarafından ‘sürekli uyuyan, tembel, hiçbir işe yaramayan, para yiyici’ olarak algılanabilmektedir. Eşi kendisini üstünden atması gereken ‘yük’ olarak tanımlayabilmektedir. Oysa, annesinin evinde belki de dualarla kapıdan uğurlanmakta, sabahları kahvaltı sofrası kendisini beklemektedir. Yaşam koşulları farklı olsa bile, hemen her çalışan ve aile bakma sorumluluğu olan kişi sabahları yataktan ailesinin kazancını karşılamak için kalkarken, geride onun bu çabasını umursamaz şekilde uyuyan bir eşe içsel olarak tepki duymaktadır. Eşi tarafından aksi istenmedikçe ev içi davranış kurallarına dikkat edilmeli, nişanlılık sırasında karşılıklı konuşarak bu yöndeki istek ve beklentiler kontrol edilmelidir.
Çalışan eşlerde ise durum daha farklı olabilmekte, evin maddi ihtiyaçlarını karşılamaya destek olan kadın ve erkek arasında görev paylaşımı yapılabilmektedir. Görev paylaşımı yapılmadığı taktirde bu sefer kadın ‘sömürüldüğünü’ hissetmeye başlamakta, bir süre sonra tepki göstermektedir.
Çalışan çiftlerde evde görevlerin paylaşımında özellikle kadının kendini yalnız hissetmesi, bir takım çevreler tarafından ‘mükemmel kadın’ hedefinin kadına empoze edilmeye çalışılması, böylesi yanlış bir empoze ile harekete geçen kadının kaçınılmaz yenilgisi ise boşanma kararını desteklemektedir.
Sevginizi duygusal olarak ifade etmenin yolu, karşı tarafın anlayacağı sözleri kullanmaktan geçmektedir. Sözlü iltifatlar veya takdir sözleri sevgiyi güçlü bir şekilde iletir. Unutmayın ki; Sevginin hedefi, bir şeyi elde etmek değil, sevilen kişinin mutluluğu için bir şeyler yapmak olmalıdır. Eşlerin kendilerini maddi veya manevi güvensiz hissettiği anlarda moral seviyesi, cesaret verici sözlerle harekete geçebilir. Örneğin; ekonomik sıkıntı çekilen anlarda eşimize ‘ Ne zaman çalışmaya başlayacaksın? Yine mi iş bulamadın? Zaten sen hep böylesin ‘ gibi iletişimi koparacak saldırılar yerine, ‘ BİZ birlikte bugünleri de aşacağız. Gör bak ileride torunlarımıza öğüt verecek önemli günlerden geçiyoruz. Elbet bugünlerde geçecek. Unutma her koşulda yanındayım’ benzeri konuşmalar yapmak eşimize moral vereceği gibi ilişkimizi de sağlamlaştıracaktır. Kişilerin sahip olduğu bir ilgi alanını geliştirmesi için cesaret verici sözlere ihtiyaçları vardır. Cesaret verme, duyguları sezinlemeyi ve dünyayı eşlerin gözüyle görmeyi gerektirir. Bu nedenle öncelikle eşlerin bir birleri için neyin önemli olduğunu bilmeleri gerekir. Hiç kimsenin mükemmel olmadığı noktasından hareketle, yakın bir ilişki geliştirilmesi için kişilerin arzularının bilinmesinin önemi en başta yer almaktadır. Arzuların ifade edilme şekli çok önemlidir. Emreder ,mecburiyet ve talep olarak iletilen arzular, çoğu zaman red edilebilir ve yakınlık silinmeye başlar. Eşler birbirinden uzaklaşır. Halbuki rica eşliğinde iletildiğinde iletişimin çok daha rahat kurulduğu gerçeği kaçınılmazdır.