
[themecolor]Farkedilemeyen Şiddet[/themecolor]
Her sabah altı buçuk’da uyanmak zorundaydı genç kadın. Çalışıyordu. Evlenmeden önce nişanlısıyla konuşmuşlar ve ‘hayatın ortak’ olacağı düşüncesi ile tüm sıkıntılara birlikte dayanmak kararı almışlardı. Önemli olan sadece ikisinin aynı evde neşe içinde yaşamasıydı.
– Bu düşüncelerim için ne kadar aptalmışım
Derken, yanıldığını ve yaşamak için tüm yükün kendi üstünde olduğunu, eşinin ise sorumsuz, bencil ve kıymet bilmeyen yaklaşımlarının artık dayanılmaz seviyeye geldiğini düşünmeye başlamıştı. ‘Bu evde her işi ben yaptıktan sonra ona ihtiyacım var mı? ‘ diye sık sık kendine sorar olmuştu. Üstelik, ne yapsa eleştiriliyordu.
32 yaşında, henüz 3 yıllık evli kadın, işi gereği bütün gün adeta koşturuyor, akşam trafik sıkışık değilse saat yedi civarı evine varıyordu. Evlenmeden önce kendini uyaran yakınlarına ‘ne var yani? İşten çıkınca eve varıp kocam için güzel yemekler hazırlamak, onu güzel elbiseler giyerek karşılamak mı zor? Ben bunları sevgimle yapacağım. O da beni sevgisiyle her akşam kucaklayacak’ cevabını veriyor, kendisini ve sevgisinin gücünü anlamadıklarını düşünüyordu.
Evlendikleri ilk aylar düşündüğü gibi geçmişti. Ama ne olduysa olmuş tüm güzel günler bir yıl içinde kaybolmuştu. Artık eve gelindiğinde ne güler yüzle kocasını karşılayan bir kadın, ne de kavuşma hasreti vardı. Üstelik, en ufak tartışmada küs kalma süreleri uzadıkça uzuyordu. Hemen her tartışmada ‘beğenmiyorsan kapı orda’ sözünü duymak istemiyordu.
Açlık gidermek amaçlı hızla yenilen yemek sonrası, kocası ya bilgisayarın ya da televizyonun başına geçiyor, kadınsa mutfak ve diğer işlerini bitirdikten sonra çay ve meyve servisini yaparak salonda bir koltuğa uzanıyordu. Çoğu akşamlar yorgunluktan yatağın yolu bile gözünde büyür hale geliyordu. Kocası geç saatlere kadar salonda oturuyor, çoğu kez yatağa geldiğini kadın duymuyordu bile. Hafta sonları ise mutfak için yapılan alışverişin dışında tek adreste geçiyordu. EV.
Aile ziyaretleri hemen hemen yok denecek kadar azalmıştı. Sıkıldığını, evinde olmak istediğini söylüyordu kocası. Zaten gezmeye ne gerek vardı? Hafta içi iş için dışarıda değiller miydi? Eh hafta sonları evde olmak gerekiyordu.
Sosyal hayatta çok sevilen sayılan kocasının ‘beğenmiyorsan kapı orda’ sözü ile dövmek ile eşdeğer olan DUYGUSAL ŞİDDET’ e mazur kaldığını öğrendiğinde destek almaya karar verdi.
Evlilik birliği içinde çoğu zaman kişilere doğal gelen ve kızgınlık nedeniyle ağızlardan döküldüğü düşünülen bazı sözcük ve davranışlar sağlıklı evlilik hayatı sürdürülmesine engel olur. Doğru iletişim kurularak çiftlerin DUYGUSAL ŞİDDETE maruz kalması önlenebilmektedir.