Çok değil üç yıl önce katıldığım her televizyon programında ‘erkekleşen kadınlar ve kadınlaşan erkekler’ ‘kadın kadın gibi, erkek erkek gibi olmalı’ ‘önce SAYGI’ diye söyleye söyleye bilmeyene öğrettim. Sokaktaki hemen herkes sözlerimi tekrarlar oldu. Şükür ilk adım bitti.
Bugünden itibaren çiftler arasında yaşanan iletişim problemlerini küçükken tespit etmenin yollarını ve çözümlerini aktaracağım.
Çiftler arasında karşıt rolü üstlenmenin nedenlerinde davranış yanlışları yatmaktadır. Kadınların önemli bir kısmı erkek tarafından sahiplenilmeyi, güvenmeyi isterler. Ancak bu sahiplenilme maalesef bazı erkekler tarafından etek boyuna karışma veya ‘nerdesin’ sorusunu kadına yöneltme, veya ‘şunu yap, bunu yapma’ yaklaşımı ile karıştırılmaktadır. Kadının gözünde sahiplenme bunların hiç biri değildir.
Sahiplenilme öncelikle tüm üçüncü kişiler gözünde ‘Dünya bir yana, kadınım bir yana’ sözünü uygulayabildiğimizi kadına göstermekle başlar. Tartışmalar sırasında veya sonunda dinlemeyi bilmek ve terk etmemekle, eleştiriye açık olmakla, senin yüzünden, hep sen yanlışsın dememekle ve destek olmakla devam eder. Kadın her koşulda sırtını duvara dayar gibi güveneceği veya güvendiği hiçbir erkeğe maddi manevi sırt dönmez. Erkekleşmez.
Kadında ‘her an yalnız kalabilirim’ ‘onun için önemim ne’ ‘sözler ile davranışları uymuyor’ veya ‘bugün söylediğini birkaç zaman sonra çürüten davranışlarda bulunuyor’ ’ düşüncesini uyandıran davranıştaki erkeğe karşılık, kadın kendini yalnız hisseder. Önce daha az konuşmaya başlar, ardından erkekleşir.
Erkeği kadınlaştıran ise, önceki hayatında ailesi veya kadın tarafından sorumluluk verilmemesi, ‘beceremez’ ‘bilmez’ ‘ anlamaz’ ‘ aman yorulmasın’ düşüncesi ile görevlerden iyi niyetle bile olsa uzaklaştırılması ile başlar. Bu yaklaşım dışında bekar hayatından aile hayatına geçiş adaptasyonunu sağlayamamakta erkeği kadınlaştırır.