İster siyasi olsun ister olmasın, kişi evli ise aldatması toplum tarafından tepki alır. Bugünlerde, aydın geçinen kimi gazeteci ve sanatçı’nın bu tepkiyi eleştirmesine sadece gülmek istiyorum. Onlara göre kişinin özel hayatında yaşadıkları iş hayatını etkilememeli. İş başka karısını veya kocasını aldatmak başka şeymiş. Bunu bir adım ileri götürüp sadakatsiz insanları ‘mağdur’ olarak görenlerde var.
Bu kişilere sorulacak en önemli soru, bir insan evlenirken attığı imzaya, verdiği sadakat sözüne ve ‘yol arkadaşı’ konumundaki kişiye ihanet edebiliyorsa işine edemez mi? Eşinin güvenini sarsmakta sakınca görmeyen kişi iş yaptığı kişilere kazık atamaz mı?
Bu eylemi yapan her kim olursa olsun, eğer boşanmayarak toplum önünde ‘aile’ saygınlığını kaybetmek istemiyorsa, oyunu kuralına göre oynamalıdır. Sek sek oynarken bile, çizgi üstüne gelirseniz YANARSINIZ.
Fransa gibi ülkelerde devleti yöneten kişinin karısı dışında bir başka kadın sevgilisi olabilir. Hatta ondan çocuğu dünyaya gelebilir. Öldüğünde karısı, sevgilisi birlikte cenazeye katılabilir. Siz buna medeniyet diyebilirsiniz. Ama ben buna çifte standart derim. Çünkü aynı kişiler imam nikahı ile yaşamaya bir türlü anlam verememektedir. Karşı çıkmaktadır.
Bir düşünceyi savunacaksınız işinize geleni benimseyip diğerini şu veya bu sebeple dışlamak, ‘tu kaka’ demek yanlıştır. Maalesef ülkemizdeki bu aydıncıklar aldatmaya tepkiyi, özel hayat ihlali, mağduriyet, imam nikahını ise zina olarak savunmaktadır.
Türk toplumunda aile olmanın gerekleri vardır. Bu gereklerden biri de sadakattir. Siz eğer iş hayatınızda da aile olmanızın bir anlamda etkisi ile kazanç sağlıyorsanız, bunu kullanıyorsanız kimseyi yanıltamazsınız. Diyelim ki doktorsunuz. Yanınıza sekreter alacaksınız. Bekarsanız ona göre aileler güvenip kızlarını yanınıza yollar, evliyseniz başka.
Kimse kimsenin başına silah dayayarak evlendirmiyor. Ahlaksızlığınızı ‘aşk’ adı altında küçültmeyin. Evliliğinizde problem varsa, gider uzman desteği ile çözüm bulursunuz. Bulamazsanız o başka.